Abstract :
Din üzerine felsefi düşünme, düşünce tarihinin her döneminde önemli olmakla beraber özellikle 20. asrın ikinci yarısından itibaren Batı felsefesinin en canlı alanlarından birini oluşturmuştur. Bu dönemde kendilerini din felsefecisi olarak tanımlayan düşünürlerin çok çeşitli din felsefeleri üretmesine ilaveten, din felsefesine çok uzak düşünürlerin de din felsefesinin temel problemlerine değişik açılardan önemli katkılar sağladıkları söylenebilir. Bunun neticesinde Batı yayın dünyasında gerek akademik çevreye, gerek geniş halk kitlelerine, gerekse üniversitelerin ilgili bölümlerinin öğrencilerine hitap eden çok geniş bir literatür ortaya çıkmıştır. Ülkemizde burada bahsettiğimiz üç ayrı kitleden her birine hitap eden yayın formatının tam olarak geliştiğini söylemek güçtür. Dolayısıyla ülkemizde bol dipnotlu halk kitabı, dipnotsuz veya görünürde dipnotlu akademik kitap veya öğrenciye değil uzmanına hitaben yazılmış ders kitabına rastlamak şaşılacak bir durum değildir.